14 Aralık 2018 Cuma

Özlem (Deneme)


Kuluçkaya yatmak masivanın fıtratında var. Yaşam tarlasından toplayıp biriktirdiklerinin, zaman folluğunda kabuğunu kıracağı sürpriz doğumları ümitle bekler.
Güneşe âşıktır günebakan. Karanlık çöktüğünde yaşayabilmek için sevdasını, hücrelerinde güneş biriktirir.
Mehtaba âşıktır su. Deryadaki kardeşleri gibi yakamoz morfinine sahip değilse, tende hissetmek için yansımasını, çukurda damla biriktirir.
Bülbüle âşıktır gül. Lâl olmuş çığlıkları diken olup dışa vururken en çok nefsini kanatırda, dalında feryat biriktirir.
Rızkını temin etmek için çiftçi, tarlada hasat biriktirir.
Malını satmak için tüccar, takvimde mezat biriktirir.
Sömüren aksini söyler, akılda tezat biriktirir.
Bol keseden sallayan, tutulmaz vaat biriktirir.
Kimini çekemez kimi, kalbinde fesat biriktirir.

Bulutsuzdu gece... Ve ziyadesiyle hüzünsüz…
Dolu dolu hatta deli dolu dolunayın nispeti güne değildi. Haline gülüyordu, biliyordu.
Yerinden oynamış bir kaldırım taşı “tez zamanda dönesin” dileğini kanatmıştı tutan ellerin. Umutları gibi tuz buz olmuştu cam sürahi. Kabuk tutmayacak bin yara daha açılmıştı geceye. Bir yere bakmıştı birde sevdiceğine. Dişlerinin arasına aldığı dili sessiz çığlıklar atmıştı.

 “Gitme!”

Toplamak için eğildiği kırıklar, birazda canından kopanlardı. Kırık sürahideki su yola akmıştı. Ya gözündeki yaşlar? Ve sonra anlamıştı.
Gülmüyordu dolunay, yordam öğretiyordu. Yarım kalan duasına cevaptı; suyun, birikecek bir çukur bulana dek akması. Biraz daha içine nakşetmek içindi; gidenin ardından, gözden kaybolana dek bakması. Dilinin söyleyemeyişindendi, sözün kalbini kanatması.
Kısa bir süreliğine de olsa dönüyordu işte. Nicedir biriktirdiği özlem demini almıştı, kıracaktı kabuğunu. Follukta hissettiği anaç duygular olgunlaştırmıştı ruhunu.

Çaydanlık yanmasaydı, çay alır mıydı hiç dem?
Beden çekmese cefa, ruh alır mıydı kıdem?

Sayılı gündü, bitecekti elbet. Fakat haykırması gerekeni biliyordu bu sefer. Diyecekti ki;

 “Bitme!”

Faruk Yılmazer

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder