7 Aralık 2018 Cuma

Dinlemesini Bilirsen (Hikaye)


Deponun girişine geri viteste yanaşan neredeyse kendiyle yaşıt binek otoyu, göz ucuyla takip etti genç adam. Arabadan inen ihtiyara “buyurun”  derken eski Türk filmlerinden bir sahneyi yaşıyor gibiydi.  Ders vermek istediği haylaz oğlunun elinden, tüm imkânlarını alan Hulusi Kentmen’e dönmüştü sanki bugün babası. Alt tarafı, tarihini yanlış anladığı için bir toplantıya geç kalmıştı. Mağazadan, depoya sürgün edilmesine sebep olmuştu, bu hata.
- Ben Çorali, dedi arabadan inen ihtiyar. Birkaç parça ürünüm olacaktı.
İsmi yazılı ürünleri trans palet yardımıyla arabaya yaklaştırırken yine babası geldi aklına. “Dinlemesini, dinlediklerinden anlam çıkarmasını bilmiyorsun.” demişti babası. “Dinlemesini bilirsen, en cahil insanlardan bile bir şeyler öğrenebilirsin. Yoksa o diplomalarının sana gerçek hayatta hiçbir faydası olmaz.”
Lavabonun yerini soran ihtiyarı el işaretiyle yönlendirirken, artık can çekişen arabasına ve aldığı birkaç parça ürüne tekrar göz attı. “Babama göre bu zavallı adamdan dahi alacağım dersler olmalı” diye mırıldandı, birazda küçümseyerek.
Bagaj kapağını kaldırarak ürünleri dizmeye başladı. Küçük parçaları tabana dizdikten sonra büyük parçalara geçti. Çorali lavabodan geldiğinde işi neredeyse bitmek üzereydi. Son bir büyük parça kalmıştı dışarıda. Ufak boşluklar olmasına rağmen o parçayı alacak gibi görünmüyordu bagaj.
- Sığdıramadın galiba evlat, dedi Çorali.
- Maalesef bu parça sığacak gibi görünmüyor.
- Dur birde ben deneyeyim.
Bagajı tamamen boşaltan Çorali birkaç dakika içinde ürünlerin tamamını sığdırmayı başarmıştı. Yüzüne şaşkınlıkla bakan genç adama gülümsedi.
- Ben bir seyyar satıcıyım. Parayı büyük parçalardan kazanıyorum. Önce küçük parçaları doldurursam, büyükleri sığdıramayacağımı bilirim.
Günün sonlarında yaşadığı olayı yanına gelen babasıyla paylaştı.”Haklıydın baba” dedi. Küçümsediğim ihtiyar adam bana büyük bir yaşam dersi verdi. Ömrümüzde aynı o bagaj gibi. Onu küçük parçalarla doldurursak, büyük hedeflerimize yer kalmaz.
Aldığı dersten sonra hayatına yeni bir ayar çekti genç adam. Önce bir mağazanın yönetimini tamamen eline aldı. Sonra farklı ilçelerdeki diğer mağazaların… Çok sıkı çalışıyordu. Sosyal faaliyetlerini neredeyse sıfırlamıştı. Arkadaş toplantılarına artık hiç katılmıyor, zaman israfı olarak görüyordu. Bu da çevresindeki insanların zamanla kendinden uzaklaşmasına sebep oldu. Vakit ayıramadığı için nişanlısıyla bile arası bozulmak üzereydi. Anlamıyorlardı onu. Hedefleri vardı ve o hedeflerin hepsine ulaşabilmek için sıkı çalışmalıydı.
Kısa bir zaman süreci sonra işlere artık yetişememeye başladı. Yorgun düşmüştü. Kafasını dağıtmak için eski arkadaşlarından biriyle dertleşmek istedi. Telefona kayıtlı numaralardan hiç birini arayamadı. Hepsini defalarca ekmişti. Mağazanın kapısından içeri giren Çorali’yi görünce, yüzüne bir gülümseme geldi. Satın almak istediği ürünleri bizzat kendi elleriyle yazdı. Yeni gelen gece lambalarını gösterdi.
- Bu lambalar yeni geldi. Bunlardan iyi para kazanabilirsin.
- Gerçekten güzel, dedi Çorali. Üç tanede bunlardan yazarsan arabam ancak alır.
- İstersen, diğer küçük parçaları bırakıp, bunlardan dört beş tane alabilirsin.
Gülümsedi Çorali;
- Ben bir seyyar satıcıyım. Parayı, büyük parçalardan kazanırım. Ama boşlukları doldurmak için küçük parçaların gerekli olduğunu, onlar olmadan büyüklerin cazibesini yitireceğini, dolayısıyla gerektiğinde birinden feragat etmesini de bilirim.
    
Faruk Yılmazer

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder