Görme
engelli bir adam, “körüm, yardım
edin” yazdırmış beyaz kartona. Ve oturmuş insanların sıkça geçtiği bir köşe
başına. Alışkın oldukları bir metin
olduğundan olsa gerek pek umursamamış kimse. Yapılan yardımlar umduğu gibi
olmamış. Oradan geçmekte olan genç bir
bayan haline acıdığı için yazıyı değiştirmiş. Beklentisinin de üzerine çıkmış
bu sefer yardımlar kör adamın. Genç bayan bir daha ki geçişinde nasıl olduğunu
sorunca, teşekkürün ardından ne yazdığını sormuş kartona. “ Aslında aynı şeyleri
yazdım” demiş kadın. “Ama farklı sözcüklerle… Güzel bir gün ve ben onu
göremiyorum. ”
Bilimde,
birkaç atom çekirdeğinin tek bir çekirdek halinde birleşmesi olarak tarif
edilir füzyon. Hukukta, küçük bir mal varlığının büyük bir mal varlığının içine
alınmak suretiyle, iki grup mal varlığının birleşmesi. İşletmecilikte, iki veya
daha çok ticari şirketin alacak ve borçlarını birleştirerek, yeni bir ticari
unvan altında birleşmeleridir. Ya edebiyatta?
Gözlerini
kapattığında, göz kapaklarının içine yüklenmiş bir slayt gibi ilerlemeye başlar
yazarın kurgusu, hayallerinde. Ve sessizlikte, fısıltılarını duymaya başlar,
kahramanların diyaloglarının. Kemalata ulaşana dek görünür kaybolur ve sürekli
fısıldaşırlar. Üretimin somutlaşması bundan sonra başlar. Noktalar birleşerek
harflere, harfler kelimelere, kelimeler cümlelere dönüşür.
Ortaya
çıkan metnin değerini; doğru atomlar seçilerek birleştirildiğinde büyük bir
enerji açığa çıkaran füzyon reaksiyonu gibi, doğru harflerin, kelimelerin,
cümlelerin seçimi belirler. Ve yıkıcı, yok edici bir yan etkisi yoktur üstelik
edebi füzyonun.
Edebiyatın
gücüne inanın. Yazılı edebiyatın gücüne… Çünkü o; sözlerin kulaktan girerek en
fazla gümüş değerine yükselmesine ram olmaz, sessiz sahifelerin beyaz teninde
sukutu kıskandıracak ayarda altına dönüşür.
Faruk
Yılmazer
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder