“Çocuktum, ufacıktım.”
Yani seksenli yıllar.
İhtilal ertesi…
Yeni Anayasamız “olur”u
almış. Yeni Cumhurbaşkanımızın icazetiyle demokrasiye geçiş yapmışız netekim.
“Top oynadım, acıktım.”
Gidişat malum… Yerde
bulsam bir erik, kapacak alageyik... Yine gölü var, çölü var…
Annemin, saatler önce
tanzimden almamı istediği ürünleri, oyuna dalarak unuttuğum için eve de gidemem,
karnımı doyurmaya.
Olmadı mı?
Haklısınız. Bu yazıyı
bir tanzim etmek lazım…
Ve hazır “Tanzim”
demişken… (Bunca lakırdıyı, sırf bu kelime için ettiğim anlaşılmıştır zannımca.
Ama olsun. Ziya Gökalp’in, Alageyik şiirini yıllar sonra yeniden hatırlamamıza
vesile oldu.)
Neydi Tanzim?
İsminin nereden geldiği
mühim değil. Bizim çocukluğumuzda marketler, süpermarketler yoktu. Mahalle bakkalındaki
çeşitler de sınırlı. Sebze ihtiyacımızı semt pazarlarından görüyorduk ama
Yeşilçam’ın da katkılarıyla, kasaplar korkulu rüyamızdı. İşte ihtiyacımız olan
ürünleri, en uygun fiyata alabileceğimiz belediye işletmeleriydi Tanzim Satış
Mağazaları, Et ve Balık Kurumları…
“Evladım, koş tanzimden
yoğurt al. Bakkalda çok pahalı…”
Varlıklarını hala
sürdürdükleri yerler var mı, bilmiyorum? En azından benim yakın çevremde yok.
Çeşitli sebeplerle hayat pahalılığının tavan yaptığı günümüzde, neden hala yok?
Varsa da, neden yaygın değil? Anlamış değilim.
“Kapalıyı açarak,
Açığa vurdum kapak.”
Minibüsçü esnafı hizaya
sokamadığın yerde; yolcuların en yoğun olduğu saatte, üç gün bedava otobüs
kaldırırsın misal. Sonuç; boy sırası…
Olura olmaza, haklı
haksız zam yapan tüm esnafı tek tek denetlemek mümkün olamayacağına göre; belli merkezlere Tanzim Satış Noktaları
açarsın. Tarladan, birinci elden aldığın ürünleri aracısız sunarsın halka.
Sorun çözülür.
Ve söylenmeye devam
eder şarkın, şiirin;
“Kaya deldin, dağ
yardın,
Geldin, beni
kurtardın.”
Seçim sizin (mi)?
Faruk
Yılmazer
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder