Are you a teacher? (Sen
bir öğretmen misin?)
No I am not a teacher.
I am a student. (Hayır, ben bir öğretmen
değilim. Ben bir öğrenciyim.)
Ne bu şimdi? Diyeceksiniz?
Bu ne, biliyor musunuz?
Otuz beş sene evvel;
Gazi Osman Paşa İmam Hatip Lisesinin, henüz orta birinci sınıf öğrencisiyken…
Kemik çerçeveli
gözlüklerine ve bir elliyi aşmayan boyuna aldırmadan; tabiri caizse, haytalık
peşinde koşuyorken…
Son sınavda oldukça
düşük bir not aldığım İngilizce dersi, ilk dönem karneme haytalık neticesi
zayıf olarak gelecekken…
Sözlü sınavda, paçayı kurtarmamı
sağlayan soru ve cevap.
Ve son demlerde,
sıklıkla önüme gelmeye başlayan film şeritlerinden bir sahne.
Seksenli yıllar… İki
hafta kadar boş geçen İngilizce dersimizin yine boş geçeceği düşüncesiyle “amiral
battı” oyunu hazırlığındayken girdi sınıfın kapısından içeri. Ve “Good morning”
değildi ilk kelamı. “Selamünaleyküm”dü.
Rutine aykırı olarak
bizleri tanımak istedi, kendini tanıtmadan evvel. Son arkadaşımızın kendini
tanıtmasının ardından tanıttı kendini.
“Ben…” Dedi. “Şaban
Elönü. Gazi Osman Paşa Merkez Camii imamıyım. Aynı zamanda okulunuzda meslek
derslerine giriyorum. Milli Eğitim tarafından branş öğretmeni atanana kadar,
sizin İngilizce derslerinize gireceğim.”
İlk dönem sona erene
kadar derslerimize girdi Şaban Hoca. Sadece bir dönem… Buna rağmen, otuz beş
sene sonra ismini hatırlıyor oluşum, güzel bir iz bıraktığından olsa gerek
üzerimizde. Kafamızın dağıldığını düşündüğü anlarda verdiği beş dakikalık
aralarda muhteşem sesiyle okuduğu; ne ilahiler silindi kulağımdan, ne de Kur’an
tilaveti.
İnna lillahi ve inna
ileyhi raciun.
Yaklaşık yirmi beş gün
evvel, twitter isimli sosyal medyada yapılan paylaşımlarda ismini ve vefat
haberini okuduğumda “Acaba?” dedim. “Acaba isim benzerliği mi? Yoksa gerçekten
Şaban Hoca’mı vefat etti?” Üzerinden çok bir vakit geçmeden okuldan gelen bir
mesaj ile öğrendim, isim benzerliği olmadığını.
Umre dönüşü geçirdiği
kalp krizi neticesinde kavuşmuştu çok sevdiği Rab’bine. Ve o malum cenahın, “Umrede,
Corona virüsü kaptı.” iftirası atmalarından anladım, son anına dek mücahit
kişiliğinden bir şey kaybetmediğini, görüşemediğim demlerde… Yine mücahide bir
evlat bıraktığını, ardında…
Rab’bim, rahmetiyle
muamele eylesin. Kederli ailesinin, öğrencilerinin, cemaatinin ve tüm
sevenlerinin başı sağ olsun.
İnşallah bizlere olan
hakkını helal etmiştir.
Sevenlerinin acıları
tazeyken yazamadım hocam. Affet…
Beni sorabilecek
olsaydın eğer; “Hala, I am a student.” Derdim. Öğretmen olan, sendin.
El Fatiha…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder