24 Mart 2020 Salı

Kızılay


Akşam paydos saati…
Bir elimle şalterleri indiriyorum.
Omzumla kulağım arasına sıkıştırdığım telefondan, hanımın siparişlerini alıyorum.
Diğer elimle ceplerimi yokluyorum.
Cüzdan… Tamam.
Çakmak, sigara… Tamam.
Anahtarlar…  Tamam.
Cep telefonu? Yok.
Tekrar şalterleri kaldırıyorum. Telefonu unutmuş olabileceğim yerleri kontrol ediyorum. Yok.
- Allah… Allah…
- Ne oldu canım.
- Cep telefonumu bulamıyorum.
Kısa süreli bir sessizlik;
- Hayatım benimle konuşuyorsun ya…

Adam, içinde basın açıklaması yaptığı çadırı görememiş, çok mu?


Faruk Yılmazer

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder